Çumranın Sesi

Çumranın Sesi

26 Nisan 2024 Cuma
15 TEMMUZ İŞGAL TEŞEBBÜSÜDÜR
MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kalaycı, "15 Temmuz gecesi yaşananlar darbe teşebbüsü olduğu kadar aynı zamanda kalleş ve kanlı bir terör saldırısıdır.
Kategori : ÇUMRA
28 Kasım 2016 08:21
 
15 TEMMUZ İŞGAL TEŞEBBÜSÜDÜR
MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kalaycı, "15 Temmuz gecesi yaşananlar darbe teşebbüsü olduğu kadar aynı zamanda kalleş ve kanlı bir terör saldırısıdır.

MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kalaycı, "15 Temmuz gecesi yaşananlar darbe teşebbüsü olduğu kadar aynı zamanda kalleş ve kanlı bir terör saldırısıdır. Bu karanlık darbe girişimi Türk milletinin tamamını hedef almıştır.  15 Temmuz bir işgal teşebbüsüdür. Bunlar devleti ele geçirip tüm güvenlik kilitlerini kırarak Türkiye'yi parçalamayı amaçlamışlardır" dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Konya Milletvekili  Mustafa Kalaycı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Adalet Bakanlığı 2017 Yılı Bütçe görüşmelerinde "15 Temmuz darbe girişimi, cinsel istismar ve mahkemelerdeki iş yoğunluğu" konularını gündeme getirdi.

Kalaycı, "15 Temmuz gecesi yaşananlar darbe teşebbüsü olduğu kadar aynı zamanda kalleş ve kanlı bir terör saldırısıdır. Bu karanlık darbe girişimi Türk milletinin tamamını hedef almıştır.  15 Temmuz bir işgal teşebbüsüdür. Bunlar devleti ele geçirip tüm güvenlik kilitlerini kırarak Türkiye'yi parçalamayı amaçlamışlardır. Yıllar içinde FETÖ'cü hainler Türk devletinin kritik ve stratejik noktalarına özenle taşınmış ve yerleşmişlerdir.  Medyadan  eğitime,  sağlıktan  adalete,  yargıdan  Emniyet'e,  Silahlı Kuvvetler'den sivil toplum kuruluşlarına kadar her yere çöreklenmişlerdir" dedi. Kalaycı, şunları söyledi.

"SUÇLU İLE SUÇSUZ  KARIŞTIRILMAMALI" 

FETÖ'yle paralel devlet yapılanmasının tüm unsurlarıyla mücadele edilirken,  mutlaka  dikkat  edilmesi  gereken  hususlar  vardır.  Bu  paralel  devlet yapılanmasının tüm unsurları tespit edilmeli, hepsi birden adaletin önüne çıkarılmalı,  en  ağır  şekilde  cezalandırılmalıdır.  Bu  yapılırken masumların hakkını gasb  etmek, suçsuz günahsız insanımızı mağdur etmek en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir. Hükžmetten beklentimiz terör örgütlerinin kökünü kuruturken suçlu ile suçsuzu birbirine karıştırmamaktır.

Yasalar çerçevesinde faaliyet gösteren dershane, okul, dernek, sendika, bankalarla muamele yapan, bunlardan birini tercih eden bir memuru suçlu sayabilir miyiz? Eğer "Suçlu sayabiliriz." derseniz, aynı durumda olan, "FETÖ'nün okulunda okudum." diyen, yine "Bank Asya'dan -FETÖ'nün bankasından- kredi çektim" diyen bakan ve milletvekili var, bunu alenen televizyonda kendileri ifade ettiği için söylüyorum, bunlar göreve devam ederken öbür tarafta birçok memur bunlar suç sayıldığı için görevinden atılmış durumda. 

"EYLEMLERİNE ORTAK OLANLAR CEZASINI ÇEKMELİ" 

ByLock kullanıyorsa, 1 dolar taşıyorsa, "himmet, hizmet" adı altında yardım yapmışsa, FETÖ'nün emel ve eylemlerine ortak olmuş ve somut delillerle tespit edilmişse cezasını çekmelidir, en ufak bir acıma ve müsamaha da gösterilmemelidir. Merhametten maraz doğar, eğer acırsak tekrar acınacak h‰le düşebiliriz.   

"YURTTA  SULH  KONSEYİ'NİN KADROSUNDA KİMLER VAR?" 

FETÖ kurucusu ve yöneticisi terörist başının talimatıyla darbe teşebbüsünün yapıldığını sunumunuzda ifade ettiniz. Bu hain darbe teşebbüsünü sevk ve idare edenler kimlerdi,  lider kadro kimler?  Yurtta Sulh Konseyi bir bildiri yayınladı o gece,  bu Yurtta  Sulh  Konseyi'ni  hiç  ağzınıza  almıyorsunuz ,  bu  melanetin kadrosunda kimler yer alıyor, bunu ne zaman milletimiz öğrenebilecek?  

"ÇOCUKLARA CİNSEL İSTİSMAR  KORKUNÇ BOYUTLARDA " 

 Cinsel istismarın olduğu, cinsel tacizin olduğu yerde mağdur kimdir Allah aşkına? Cinsel taciz, cinsel saldırı yap, sonra evlen, bu nasıl anlayış? TÜİK verilerine göre on yılda 483 bin kız çocuğu evlenmiş, 15- 17 yaş arası 17.789 kız çocuğu doğum yapmış. bunlar resm” veriler.

Esas bizim ilgilenmemiz gereken, tedbirler almamız gereken konu daha farklı.  Bakanlığımızın istatistiklerinden bakıyorum, cinsel taciz suç ve karar sayıları, çocukların cinsel istismarının suç ve karar sayıları korkunç boyutlarda. Sadece 2015 rakamlarını söyleyeyim: Cinsel taciz suçu sayısı 13.619. Yine, çocukların cinsel istismarı suçu sayısı 2015 yılında 16.957.  biz esas bunu ortadan kaldırmaya dönük tedbirler almalıyız , çocuklarımızın istismarını önlemeliyiz. Çocuklarımızın da bir hakkı olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız.

 İlgili teklifi, ilgili önergeyi komisyona çekmekle kalmayalım,  tümüyle  gündemden  çıkaralım.

MAHKELERDEKİ İŞ YOĞUNLUĞU NEDENİYLE YARGILAMA MAKUL SÜREDE TAMAMLANAMIYOR 

Ülkemizde yargılama sürecine kısaca bakarsak yargımızın içinde bulunduğu sorunu net olarak görebiliriz. H‰kimler, esasen kolluk kuvvetleri ve savcılıklarca tespit edilmesi gereken eksik delilleri aramaya, bulmaya ve toplamaya çalışmakta; mağdur, müdahil, sanık ve tarafları gereği gibi dinleyememekte, böylece celseler celseleri takip etmekte, araç gereç ve teknolojik imk‰nlardan yeterince yararlanamamakta, dosya genellikle  bilirkişiye  havale  edilmekte,  yargılama  makul  sürede tamamlanamamakta, adil yargılama gerçekleştirilememekte, verilen karardan şik‰yetçi de sanık da memnun olmamakta, her iki taraf da adaleti bir kere de Yargıtayda arama yolunu seçmekte. Maalesef adaletin kestiği parmak acımakta. 

H‰kim ve savcıların her yıl baktıkları davaların sayısı ve yargılamaların süresiyle karşılaştırıldığında ciddi bir iş yoğunluğunun varlığı ortaya çıkıyor. İş yoğunluğu mahkemelerin her bir dava için gerekli olan zamanı ayıramaması sonucunu doğuruyor. 

Adaleti yargıda bulamayanlar ya intikam peşinde koşmakta ya da adaleti başka yollarda aramakta; karşımıza torpil, iltimas, rüşvet, mafya, yargının siyasallaştırılması iddiaları çıkmakta ve adaletin kestiği parmak sosyal bir kangren halini almakta. 

ADLİYE ÇALIŞANLARININ ÖZLÜK HAKLARI BİR AN ÖNCE DÜZENLENMELİ

Adliye çalışanları gerçekten birçok özlük haklarından yoksun bir şekilde çalışmakta. Yaptıkları iş ile bu işe karşılık aldıkları ücret tatmin edici değil.  Adalet hizmetlerinin yürütülmesinde önemli sorumluluk üstlenen zabıt  k‰tibinin,  mübaşirin,  hizmetlinin,  şoförün,  emanet  memurlarının, veznedarın, icra memurlarının, müdürlerin, bilgi işlem memurlarının, teknik personelin ne yazık ki mevcut sorunları, özlük haklarıyla ilgili sorunları var.

 İnfaz koruma memurları geçmişte yıpranma hakkından yararlanabiliyordu,  2008'de bu hakları ellerinden alındı, tekrar verileceği söylenmişti.  Genel Kurul aşamasına dahi gelmişti ama maalesef o düzenleme de bir türlü çıkmadı. Bu düzenlemelerin bir an önce yapılması, verilen sözlerin yerine getirilmesi gerekiyor. "


Okunma : 928
Bugünün en çok okunan haberleri
Gündem haberleri
Son dört günün en çok okunan haberlerini gösterir
Ayın en çok okunan haberleri için tıklayın