Çumranın Sesi

Çumranın Sesi

20 Nisan 2024 Cumartesi
''Düşmanları güldürmeyeceğiz, hainleri sevindirmeyeceğiz''
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Partisinin grup toplantısında konuştu. Türkiye ve dünya gündemiyle ilgili önemli mesajlar verdi.
Kategori : GÜNDEM
29 Kasım 2016 08:38
 
''Düşmanları güldürmeyeceğiz, hainleri sevindirmeyeceğiz''
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Partisinin grup toplantısında konuştu. Türkiye ve dünya gündemiyle ilgili önemli mesajlar verdi.

Bahçeli, ''Ülke olarak sıkıntılarla perçinlenmiş, ağır sorunlarla pekişmiş bir dönemden geçiyoruz.

Meselelerimiz birikiyor, biriktikçe yaygınlaşıyor, yaygınlaştıkça hareket alanımızı daraltıyor.

Sanki yarınsız bir hayatın bütün ağırlığını sırtımızda taşıyoruz.

Maalesef bu ıstırap verici hal her insanımızın yüzünden açıkça okunmaktadır.

Önümüzü görebilmemiz, geleceğimizi kurtarabilmemiz, milli birlik ve beraberlik hukukunu emniyete almamız için hem sorumlu davranmalı hem de istismar ve hamaset tuzağından uzak durmamız mecburiyet halini almıştır.

Ülkemiz birçok cepheden saldırıya uğrayıp, siyasi ve ekonomik operasyonlar birbirini kovalarken dağınıklığa engel olmak, anlaşmazlık ve kör dövüşüne set çekmek her vatan evladının öncelikli görevidir.

Türkiye'nin tükenişini projelendirip bunun için faaliyet içinde olanlara göz açtırmamak, fırsat vermemek, buyur etmemek geldiğimiz bu aşamada tarihi bir yükümlülüktür.

Milliyetçi Hareket Partisi bu yükümlülüğün icaplarını sabır, akıl ve yüksek bir inanmışlıkla yerine getirmektedir.

 

Düşmanları güldürmeyeceğiz, hainleri sevindirmeyeceğiz.

Hedeflerimizden vazgeçmeyeceğiz, ülkülerimizden dönmeyeceğiz.

Ve Türkiye'nin sahipsiz, kimsesiz, çaresiz olmadığını felaket kurgusu yapan çürümüş çevrelere; her seviyede, her şekilde göstereceğiz'' dedi.

 

 

''AYNI OYUN, AYNI TERTİP, AYNI TEZGAH ŞİMDİ YENİDEN TEDAVÜLDEDİR

Bahçeli, şunları söyledi: ''Milliyetçi Hareket Partisi varken, Türkiye'yi ayağa düşürmeye, hor ve hakir görüp tarihin harabelerine yollamaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.

Zalimler Türk milletini hafife almanın bedelini dün ödediler. Lüzumu halinde yine ödeyeceklerdir.

15 Temmuz FETÖ ihanetiyle ülkemizi teslim almak isteyen alçaklar, başarısız olunca bu defa sinsi yöntem ve hamleleri devreye aldılar.

 

Aslında bu ülkemizin yabancısı olmadığı karşı bir harekâttır.

Özellikle ekonomik dengelerle oynanarak, kur üzerinde baskı kurularak, sıcak para kozu kullanılarak Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmektedir.

Darbe teşebbüsünün püskürtülmesiyle hevesleri kursaklarında kalan hıyanet ittifakı, ekonomide kriz havası oluşturmak, milletimizin mahvını sağlamak için son günlerde nabız yoklamakta, hava koklamaktadır.

 

Biz bunun bir benzerini 2000 ve 2001 yıllarında da yaşamıştık.

Hatırlarsanız, Türk milletine mali ve ekonomik savaş açılmıştı. 

Bir gecede faiz ve döviz ne yazık ki fırlamış, tüm makroekonomik parametreler bozulmuştu.

Türkiye, Neoliberal kriz havarilerinin ablukasına alınmıştı.

 

Türkiye'nin büyümesini, kendi ayakları üzerinde durmasını, milli uyanışını çekemeyen, bundan ileri derecede rahatsız olan kaos mimarları ekonomideki fay hatlarını çatlamışlardı.

Bu durum yıllarca haksız yere aleyhimize kullanıldı.

Yaşanan ekonomik kriz yıllardır peşimizi bırakmadı, siyasi muhataplarımız tarafından sürekli istismar edildi.

 

Türkiye'nin bağımsız ve dik duruşundan ürperen sıcak para lobisi ve arkasındaki güçler, ekonomik kriz yoluyla ülkemizi terbiye etmeye, bölgesel ve küresel ilişkilerde tavizler vermeye zorladı.

Aynı oyun, aynı tertip, aynı tezgah şimdi yeniden tedavüldedir.

Dün bizi acımasızca eleştirenlere, kriz fırsatçılığı yapıp planlı siyasi tasarımın içinde olanlara bugün milli, duyarlı ve ahlaki bir siyasi üslupla yaklaşıyoruz.

 

''HÜKÜMET KAYBETSİN DE, NASIL KAYBEDERSE KAYBETSİN MANTIĞI İÇİNDE DEĞİLİZ, HİÇ DE OLMADIK''

Ve diyoruz ki, krizden medet ummak, kurulan ekonomik tuzaklarda yabancıların lehine işbirlikçilik yapmak millete husumet, Türkiye'ye ihanettir.

Hükümet kaybetsin de, nasıl kaybederse kaybetsin mantığı içinde değiliz, hiç de olmadık. Çünkü biz Türk milliyetçisiyiz.

 

Döviz fiyatı tırmanıp ücret, maaş ve gelirler eriyorken elimizi ovuşturmaz, hissemize ne düşer diye bakmayız.

Biz Türk milletinin safındayız ve krizlere, ekonomik saldırılara karşı aynı cephede, aynı mevzideyiz.

 

Milliyetçi Hareket Partisi, onurlu ve ahlaklı bir kaybı, onursuz ve haysiyetsiz bir kazançtan her zaman önde tutmuş, bundan sonra da tutmaya devam edecektir.

Bizi diğerlerinden ayıran asıl müessir vasıflardan birisi de budur.

Kolayını tercih edebilir, Türkiye ekonomisinin kötürüm ve kahredici tablosundan dolayı hükümeti en ağır şekilde tenkit edebilirdik.

O zaman, tıpkı 2000-2001 ve devamı yıllarda görüldüğü gibi, siyasi muhataplarımızın durumuna düşer, ülkemizin sırtına bir yük de biz bindirirdik.

 

Bunu yapamayız, yapmayacağız.

Elbette ekonomi alarm vermektedir. Mutlaka tedbir almak lazımdır.

24 Kasım'da, Merkez Bankası dövizdeki artışa karşı üçayaklı bir strateji geliştirmiştir.

Bunlardan ilki, döviz hesaplarına uygulanan zorunlu karşılıklar düşürülerek piyasaya 1,5 milyar dolarlık döviz girişi sağlanmasıdır.

İkincisi, ihracatçılara kullandırılan reeskont kredilerinin geri ödenmesinde vade uzatımı veya döviz yerine TL ile ödeme imkanı getirilmesidir.

Üçüncü olarak da, beklendiği gibi faiz artışıdır. 

Bu kapsamda, faiz koridorunun üst sınırı, yani Merkez Bankası'nın gecelik borç verme faizi 0,25 puan artırılarak yüzde 8,50'ye çıkarılmıştır.

Yüzde 7,50 ile haftalık olarak verilen paranın faizi yüzde 8'e yükseltilmiştir.

Merkez Bankası efektif olarak 25-30 baz puan arasında bir faiz artışına imza atmıştır.

Hükümet çevrelerinin faiz indirilmesiyle ilgili görüşleri sıklıkla gündemdeyken Merkez Bankası'nın zorunlu olarak faiz silahına sarılması Avrupa Parlamentosu'nun kararıyla ters tepmiş, dövizi durduramamıştır.

 

Faiz artışıyla birlikte hız kesmeyen kur artışı, enflasyonu da tetikleyecektir.

Açıkçası Türkiye ekonomisi darboğaza düşmüştür.

Korkumuz odur ki, kur-faiz-enflasyon döngüsü birbirini besleyerek, birbirini teşvik ederek milletimizi derinden yaralayacak, ekonomiyi rehin altına alacaktır.

İç siyasetteki dengesizliklere eş zamanlı olarak, uluslararası ilişkilerdeki gelgitler dövizin tansiyonunu canlı tutmakla kalmayıp, risk ve belirsizlikleri de yoğunlaştırmaktadır.

Şunu önemle ifade etmek isterim ki, dövizdeki yükselişi tek başına küresel gelişmelerle ilişkilendirmek doğru değildir.

Daha fazla demokrasi, daha çok hukuk, daha çok bireysel hak ve özgürlük diyerek ekonomik vurgun peşinde koşanlara, dövizden yağma hesabı yapanlara engel olabiliriz.

Türkiye ekonomisinin gerek duyduğu yapısal reform ihtiyaçlarını eksiksiz hayata geçirerek kriz severleri şaşkına çevirebiliriz.

 

Aksi halde durum gittikçe kötüleşecektir.

Milletimiz zam ve vergi artışlarına direne direne güçlükle ayakta durmaktadır.

İşte otomobil fiyatlarına yapılan fahiş ÖTV zamları bunun en yakın ve canlı kanıtıdır.


Kaynak:Ortadoğu

Okunma : 996
Bugünün en çok okunan haberleri
Gündem haberleri
Son dört günün en çok okunan haberlerini gösterir
Ayın en çok okunan haberleri için tıklayın