"Kanaat bitmeyen bir servet, tükenmeyen bir hazinedir." Kanaat, eldekiyle yetinmek, olana razı göstermek, imkanları idareli ve ölçülü kullanabilmek" tir. Tamahkarlıktan ve itirazdan uzak durmaktır. Kanaat, bir yönüyle tasarrufa riayet etmek, bir yönüylede israftan sakınmaktır.
Zenginliğin adıdır Kanaat, Kainatın efendisi Hz. Peygamberimiz Muhammet Mustafa (s.a.v) "Asıl zenginlik malın çokluğu değil kalp zengiliğidir."
Allah katında makbul, ahirette faydası olan övgüye layık olan zenginlik, mal çokluğundan ibaret olan değildir. Asıl zenginlik mal çokluğuna veya yokluğuna bakılmaksızın kalbin kanaat duygusu üzere bulunmasıdır.
Kalbi zengin olanlar hayatta daima müsterih yaşarlar. Kendilerini kötü ihtiraslara kaptırmazlar. Kanaatsiz kimse ,ise, geçimi yerinde olmayandan daha çok rahatsız, huzursuz ve mutsuzdur. Çünkü O ne kazansa tatmin olmayacak, dünyayı yesede soymayacak, elde ettiklerine şükretmek asla aklına gelmeyecektir. Zira o tip insanlar sonsuza kadar açtır.
Kanaat, Cenab-ı Hakk'ın bahşettiği imkanları ahireti kazanma yolunda kullanmak ve dünyayı da unutmadan ondan meşru dairede istifade etmektir. Allah şöyle buyurmuştur. Allah'ın sana verdiği her şeyde ahiret yurdunu ara, bu arada dünyadaki nasibini de unutma (kasas 2877)
Kanaat, bereket vesilesidir. Kanaatkar bir insan isteme zilletinden kurtulacağı gibi, diğer yandan ilahi berekete de mazhar olur. Ayrıca dünyada huzurlu, rahat ve istikrarlı bir hayat yaşamasında kanaatin payı büyüktür. Allah'ın verdiğine kanaat etmemek ve razı olmamak, insanı hırsa ve sonu gelmez bir tatminsizliğe sürükler. İşte varlık içinde yokluk böylece başlar. Şunu ifade edelim ki insanın tabiatında doyumsuzluk ve aç gözlülük, tamah ve hırs vardır. Hz. Peygamberimiz (s.a.v ) insandaki hırsa şöyle dikkat çekmiştir.
"İnsanoğlunun bir vadi dolusu malı olsa, ikinci bir vadi dolusu mal ister. İnsanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur"
Doyumsuzluk manevi bir hastalıktır. Bu hastalığın ilacı kanaattir. Allah kanaatten hiç kimseyi ayırmasın inşallah