Özellikle Doğu ve Güneydoğu illerindeki yoksul insanlarımızın çocuklarını terör örgütü PKK’ya teslim etmek için dağa kaçırmaya aracılık eden ama kendi çocukları Türkiye’de ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde en lüks ortamlarda yaşayan HDP’liler kendilerine de Ankara Hilton otelinin lüks ortamını ayarlayıp “Adalete, Demokrasiye, Barışa Çağrı Deklarasyonu” açıklamışlar…
HDP’nin deklarasyon içeriğini okudum. Tamamı siyasi ikiyüzlülük ve sahtekârlık barındırıyordu. Sırtını terör örgütü PKK’ya dayamış ve tüm iradesini İmralı ve Kandil’e teslim etmiş HDP kendisiyle hiçbir alakası olmayan, bugüne kadar hiçbir hassasiyet göstermediği konular, kavramlar hakkında edebiyat parçalayarak aklınca kapatılma davasının görüşüldüğü bu süreçte imaj çalışması yapmaya çalışıyor. 10 kişiyi öldürmüş bir seri katil mahkemeye kravat takıp çıkınca iyi hâl indirimi alıyor ya, herhâlde böyle bir saçmalıktan yararlanmak için Ankara Hilton otelinde böyle bir toplantı tertip ettiler. Terör örgütüne hizmetten başka bir şey düşünemeyenler, Ankara Hilton otelinde imaj toplantısı yapmayı da düşünememiştir. Onlara bu aklı olsa olsa ortakları CHP ve İP vermiş olabilir.
On binlerce insanın öldürülmesinden sorumlu olan PKK terör örgütüne yardım ve yataklık eden HDP’nin “Koronavirüs salgını, seller, yangınlar, kuraklık, işsizlik, pahalılık, yoksulluk, yolsuzluk, yurtsuzluk, ırkçılık, ayrımcılık, cinsiyetçilik, zorbalık, şiddet, adalet, demokrasi, barış” gibi kavramlarla ne işi olur?
Keşke terör örgütüyle değil de, bu konularla siyaset yapabilseydi. Annesinin karnında yahut kundaktaki bebeği bile öldüren terör örgütü PKK’nın her eylemini destekleyen HDP’nin insanın varlığına, yaşamına dair çözüm önerisi olabilir mi? Olur diyen hem ahmak hem haindir.
Asker, polis şehit edip, masum insanları öldürüp zorbalık-şiddet edebiyatı yapan…
Kendi haber sayfalarında il il, ilçe ilçe liste yayınlayıp yaktıkları ormanları duyuran PKK iken, “İklim krizi, doğa, çevre, orman ve ekolojik denge“ edebiyatı yapan…
Gençlerin terörist olmasına, tecavüze uğramasına, onların uyuşturucu müptelası olmasına aracılık edip “gençler için özgür yaşam” edebiyatı yapan…
Kendileri özellikle Doğu ve Güneydoğu’da sözde KCK mahkemeleri kurup, dönemin Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’i belediyenin çöpçüsüne sorgulattıklarını, 18 yaşındaki teröristin Ahmet Türk’ü sorgulayıp ona sigarasını yaktırmasını unuttuğumuzu sanıp “tarafsız ve bağımsız yargı” edebiyatı yapan…
Evet, bu benzeri ikiyüzlülüğü yapan HDP tiksinti verici, mide bulandırıcı sözde siyasi, özde terör örgütü yapısıdır.
ABD’den tonlarca silah alıp Türk devletine doğrultan ama Türk devletinin kararlı duruşuyla ellerindeki ABD silahlarıyla leş olan terörist yoldaşlarını kurtarmak için “Savaş politikaları, silah ve çatışma yöntemleri yerine, diyalog ve müzakere seçenekleri” çağrısında bulunan HDP’nin buradaki amacı köşeye sıkışmış PKK’lı teröristlere nefes aldırma çabasıdır. Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve diğer yancılar bu çabayı gördü ve HDP’ye “çözüm süreci” için destek açıklamaları yaptı.
HDP, Ankara Hilton otelinde maskeli balosunu gerçekleştirmiş, yalan, ikiyüzlülük, istismar, inkâr politikalarını pazar alanında sergilemiş ve yine “İmralı-Kandil hattına nasıl kan borusu döşerim” diyerek oradan karanlık dehlizlerine dönmüştür.
HDP’nin alenen terör örgütü yardakçılığı yaptığını görüp midesi bulanmayan, iğrenmeyen, tepki göstermeyen varsa kesinlikle o kişi Türkiye düşmanıdır. “HDP meşru, legal” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener sizce ne oluyor bu durumda?
Bir de cezaevinde kendini muhalefetin akıl hocası sanan bir terörist var… Gerçi muhalefet de tüm mesaisini onu kurtarmak için kullanıyor. CHP onu Cumhurbaşkanı yapma, Meral Akşener ise onunla kahvaltı yapma peşindedir.
Terörist Demirtaş’tan bahsediyorum. O da HDP’nin Hilton otelindeki sahtekârlığını “HDP bir Türkiye partisidir ve tüm sorunların çözümüne taliptir. Bu deklarasyon da bunun en somut göstergesidir” sözleriyle cilalamaya çalışmış… “HDP bir Türkiye partisidir” diyen bu terörist HDP Eş Başkanı iken Hendek-Çukur-Kobani olaylarında binlerce kişinin ölümünde azmettirici rolündeydi.
“PKK’lı gençlerin(teröristlerin) ölüsüne-dirisine sahip çıkacağız” diyen, “PKK’lıların cenazesine gitmeyen HDP milletvekili hakkında soruşturma açtırırım” diyen, “PKK’yı terör örgütü olarak değil, silahlı halk hareketi olarak görüyoruz” diyen alçaklığın sahibiydi. “HDP bir Türkiye partisidir” diyen Demirtaş bu yapıda Eş Başkan iken “HDP, PKK’nın partisi” duruşunu sergilemişti.
Anayasa Mahkemesinde kapatılma dosyası görüşülecek olan HDP’ye bir imaj çalışması yapıldığı ortadadır.
HDP’nin kanlı yüzünü gizleyip, Türkiye partisi imajı yaratmaya çalışanlar ne yaparsa yapsın her yanından kan fışkıran HDP’yi kurtaramaz, aklayamaz.