Çumranın Sesi

Çumranın Sesi

29 Mart 2024 Cuma
MHP Lideri Bahçeli'den HDP'li Paylan'a sert tepki! Böyle bir fitnecinin TBMM'de yer alması züldür
Kategori : GÜNDEM
26 Nisan 2022 17:53
 
MHP Lideri Bahçeli'den HDP'li Paylan'a sert tepki! Böyle bir fitnecinin TBMM'de yer alması züldür

Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli, MHP grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, ''HDP'li Paylan'ın '1915' teklifine ilişkin "Böylesi bir zelilin, böyle bir fitnecinin TBMM'de yer alması hepimiz adına züldür" dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli, MHP grup toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, Pençe Kilit Harekatı'na ilişkin "Terörün kaçacağı yer kalmamıştır. Teröristlerin ülkemize sızma sahaları kapatılmıştır. Pençe-Kilit harekatıyla bu bölgede de bayram temizliği yapılmaktadır. PKK/YPG için emniyetli hiçbir bölge yoktur. Bölücü terör örgütü psikolojik yıkım içindedir. Hainler nerede barınıp saklanıyorsa meşru hedef orasıdır ve hepsinin sonu gelmiştir" dedi. Bahçeli, HDP'li Paylan'ın '1915' teklifine ilişkin "Böylesi bir zelilin, böyle bir fitnecinin TBMM'de yer alması hepimiz adına züldür" ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde;

''Haftalık olağan Meclis Grup Toplantımızda sizlerle paylaşmayı arzu ettiğim düşüncelerime geçmeden evvel hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Bugünkü toplantımızı televizyon ekranlarından, radyo kanallarından, sosyal medya platformlarından takip eden aziz vatandaşlarımıza, gönül ve kültür coğrafyalarımızda hayat mücadelesi veren muhterem kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olarak müjdelenen mübarek Ramazan-ı Şerif’in sonuna yaklaşıyoruz. Bu ay içinde tutulan oruçların, edilen duaların, verilen fitre, sadaka ve zekâtların Allah indinde kabul ve makbul olmasını halisane duygularla niyaz ediyorum.

Ramazan ayı kalp temizliği için bir fırsat, vicdan muhasebesi için bir tedrisat, günahlardan arınmak için manevi bir tahsisattır. Aynı zamanda daha iyi bir insan olmanın, merhamet ve müşfik bir münasebet ağının, hayır ve hasenatla yoğrulmanın ruhsatıdır. İnsan içinden yenilenmeyince dışından eskirmiş, bu suretle Ramazan ayı iç dünyamızın yenilendiği, yeni baştan yeşerdiği kutlu bir dönemdir. Bu mübarek günlere manen fakir girip himmet ve hidayete vasıl olarak ruhen zenginleşmek gıpta edilecek bir bahtiyarlık halinin tecessümüdür. Mazi kayıtlarımıza geçen veciz bir sözü hatırlatırım ki, insan esas itibariyle efkârından değil ef’alinden sorumludur. Ef’alimizle, yani fiil ve eylemlerimizle hak yolunda, hakikat yolunda, nihayet Allah yolunda, tıpkı karıncanın ateşe su taşıyarak tarafını belli etmesine benzer şekilde, vaki tarafımızı açıkça gösterebildiğimiz ölçüde dengeli, tutarlı ve adam gibi bir hayatı iliklerimize kadar yaşamaya müstahak oluruz. Bir Müslümanın kalbi selime ulaşması, ne cemaatin, ne de cemiyetin işidir, nitekim bu durum kişiye özeldir, yani zata mahsustur.

Ramazan nice manevi güzellik ve mükâfatlarının yanı sıra, kalbi selime erişmek, hatta aklı selime terfi etmek için de münhasır ve müstesna bir dönemdir. Allah nasip ederse yarın bin aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir Gece’mizi idrak edeceğiz. Kadir Gecesi’nin nimetleriyle, tan yeri ağarana kadar devam eden esenliklerle müşerref olabilmeyi Rabbim’den tüm hissiyatımla diliyorum. Bu vesileyle siz muhterem milletvekillerimizin, aziz vatandaşlarımızın, Türk-İslam âleminin Kadir Gecesi’ni tebrik ediyor, bu mübarek geceden layıkıyla müstefit olmayı, ayrıca bu gecenin nice manevi ikrama, nice diriliş arayışlarına kapı aralamasını gönülden niyaz ediyorum. Biz kadir biliriz, kader biliriz, kanaat biliriz, kıymet biliriz, Biz vefa biliriz, vecibe biliriz, velayet biliriz. Ancak ihanet bilmeyiz, iftira bilmeyiz, idbar bilmeyiz, icbar bilmeyiz, ihtiras bilmeyiz, ihtikar bilmeyiz. Niye diye soran varsa, cevabını vereyim, çünkü biz Türk ve Türkiye sevdalısı Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

 Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, milletimizin bekası, ülkemizin bağımsız geleceği için dünden daha önemli bir görevle karşı karşıyadır. Bu görev tarihidir, tehiri ve tevzisi düşünülemeyecektir. Maruz kaldığımız stratejik tehditler küresel senaryoların bölgemizde gösterime sokulan bugünkü sahnesinden başka bir şey değildir.

Milli birliğimizi, milli güvenliğimizi, milli çıkarlarımızı, milli varlığımızı, milli gelecek projelerimizi sömürge hesaplarına, lord planlarına, egemen güçlerin inisiyatifine teslim etmek isteyenler faal haldedir. Dünya’nın enerji ve su kaynaklarını kontrol etmek isteyen yeni emperyalizm, bunlara sahip milletler üzerinde hunhar oyunlar peşindedir. Maalesef büyük çoğunluğu din kardeşimiz ve soydaşımız olan geniş coğrafyalarda kin, nefret, zulüm devamlı körüklenmektedir. Anlaşılan buralarda petrol bitmedikçe, gaz bitmedikçe, su bitmedikçe, paylaşacak toprak bitmedikçe savaşlar da bitmeyecektir. Görünen odur ki, bu kaynaklar tükenmedikçe gözyaşları da sona ermeyecektir.

Afrika’nın bir ucundan, Asya’nın bir ucuna kadar milyarlarca insan bir lokma ekmek, bir parça hürriyet, bir nebze olsun haysiyet mücadelesi için canını dişine takmaktadır. Kaybedenler, nehir gibi kanı dökülenler tarihin her devrinde olduğu gibi yine mazlumlardır. Bugün milyarlarca insan kendi emeğiyle ayakta durmak, ürettiğini satmak, huzur içinde yaşamak, sahip oldukları kaynakları refahı için kullanmak istemektedir. Kaldı ki bu istek haklıdır ve meşrudur.

TERÖRİZM SINIRLARI DEĞİŞTİRMENİN BUGÜNKÜ BAHANESİDİR

Bu masum talepleri sekteye uğratmak maksadıyla adına bazen terörizmi önlemek, bazen barış getirmek, bazen demokrasi kazandırmak denen küresel baskı ve dayatma mekanizması sürekli canlı tutulmaktadır. Terörizm, büyük ve bereketli toprakları sömürmenin, parçalamanın, sınırları değiştirmenin bugünkü bahanesidir. Bunun adı 19’uncu yüzyılda “Şark Meselesi” idi.

Terörizm, aynı zamanda hedef ülke ya da ülkelerin içişlerine karışmanın, bunları zaman içinde fiilen ele geçirmenin de gerekçesi olarak değerlendirilmiştir. Dün bunun da adı “medeniyet götürmek”ti. Bugün emperyalizmin hedefi Afrika’nın Okyanus kıyısından, Doğu Türkistan havzasına kadar uzanan engin coğrafyalardır. Bu ülkeleri hizaya getirme, direnişlerini kırma, rejimlerini dönüştürme projeleri hız kazanmıştır. Bunun maskesi ise “yeni dünya düzeni”dir. Milletiyle birleşip bu küresel yağmaya direnen, bu vandallığı sorgulayan liderler ve hükümetler gönderilmek, indirilmek istenmektedir. Ancak bu karanlık dönemin perdesi kapanmaktadır.

Milli egemenliğe dayanan demokratik yönetimlerin dış müdahalelerle tasfiyesi, terörizmin komplolarıyla, terör örgütlerinin kanlı suikastlarıyla köşeye sıkıştırılması artık ham bir hayaldir. Geldiğimiz bu aşamada bilhassa Türkiye geri dönülemez bir yoldadır. Fatih Sultan Mehmet’ten 3’üncü Selime kadar askerimizin dilinden düşmeyen “Kızılelmaya kadar varız” sözü bugün tekrar ete kemiğe bürünmüştür.

Merhum şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun haykırdığı gibi;

Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,

Anadolu başlar, vatan olmaya,

Kızılelma’ya hey Kızılelma’ya.

En güzel marşını vurmadan mehter,

Ya Allah, Bismillah, Allahuekber.

1954 yılında elim bir uçak kazasında hayatını kaybeden, fikriyatımızın büyük isimlerinden Merhum Remzi Oğuz Arık Hocamız der ki:

“Vatan alelade bir toprak parçası değildir.

Hakiki kimliğini üstünde yaşayan insanlardan, onların eserlerinden alır…

Müşterek tarih toplumları millet yapar…

Yaşanılan acı tatlı hatıralar bir potada eriyip dökülerek coğrafyayı vatan yapar.

Toprak çiğnene çiğnene vatan olur…Coğrafyamız her yandan o kadar düşmanla, rakiple sarılmıştı ki felaketler arasında durmadan bilendik.

Bir toprağın coğrafyadan vatana yükselişi kaç milyon faciaya, acıya, hatıraya mal olmuştur. Çocuğun doğarken kaç kere anasını öldürüp öldürüp dirilttiği gibi, coğrafya da vatan olurken üstündeki milleti öldürüp öldürüp diriltir.”

TÜRK MİLLETİ SON SÖZÜNÜ MALAZGİRT'TE SÖYLEMİŞTİR

Muhatap olduğumuz her müşkülat, katlandığımız her müessif olay daha huzurlu ve daha güvenli bir geleceğin kefaretidir. Türk milleti son sözünü Malazgirt’te söylemiş, ayak bastığı toprakların ruhuna vatan sedasını can pahasına üflemiştir. O günden bugüne vatan tektir, adı Türk’tür. Binlerce yıldır millet tektir, adı Türk’tür. Bunun dışında her arayış, her yoklayış, her zorlayış maceradır, mutlak butlanla maluldür.

Kurtuluş Savaşı’nın en çetin anları devam ederken 22 Ağustos 1921 tarihinde, Büyük Millet Meclisi’nin Kayseri’ye nakli tartışmaları sürdüğü bir esnada kürsüye çıkan Tunceli Mebusu Diyap Ağa’nın: “Efendiler! Buraya kaçmaya mı geldik, yoksa gerektiğinde kavga ederek ölmeye mi?” seslenişi bizim nazarımızda hala geçerliliğini koruyan bir azmin beyanıdır.

Kendimize has fazilet ve meziyetimizle, şahsi haslet ve kabiliyetimizle, bıçkın cesaret ve hamiyetimizle hiçbir kuşatmaya eyvallah etmedik, hiçbir saldırıya boyun eğmedik. Hamd olsun bugün de eğmiyoruz, bilinsin ki, bundan sonra da yalnızca rükûda eğileceğiz. Dün müstevliler, manda ve himaye mübaşirleri, işbirlikçi müflisler, ihanet mültezimleri vardı, bugün ise emperyalizmin piyonları, küresel güçlerin kiralık katilleri olan terör örgütleri vardır.

Dün işgalciler denize süpürülmüştü, bugün ise teröristler bulundukları, görüldükleri her yerde gömülmektedir. Türk’e kefen biçmeye cüret edenlerin sonu tarihin her döneminde hüsrandır, rüsvadır. Türk milleti terörün belini kıracaktır, teröristler döktükleri şehit kanlarında çırpına çırpına boğulacaklardır. Bu meselenin başka yolu, bir başka yordam ve seçeneği yoktur.

Türkiye’ye silah çekenler, pusu kuranlar, sınır güvenliğimizi ihlal edenler, mücavir bölgelerde nifak üretenler, insanımıza ve topraklarımıza musallat olanlar doğduklarına bin pişman olacakları gibi, bedelini de çok acıklı, çok ağır şekilde ödeyeceklerdir. Milli Mücadele zaferle pekişerek vatan düşmandan temizlenmiş ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmişti.

TERÖRÜN YURTİÇİNDE VE YURTDIŞINDA KAÇACAĞI YER KALMAMIŞTIR

Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünde bu defa da düşman imalatı olan terör belası, bölücülük illeti Türk milletinin makus talihi olmaktan kesinlikle çıkarılacak, bu kanlı döngüye son nokta koyulacaktır. Hem yurt içinde hem de yurt dışında terörün kaçacağı yer kalmamıştır. Pençe operasyonlarıyla teröristlerin ülkemize sızma ve intikal sahaları kapatılmış, bütünüyle kontrol altına alınmıştı. Operasyon yapılmayan tek bölge de Zap Bölgesi kalmıştı.

İşte Pençe-Kilit Harekatıyla bu bölgede de hamd olsun bayram temizliği yapılmaktadır, canilerin defteri dürülmektedir. PKK/YPG için emniyetli hiçbir yer yoktur. Bölücü terör örgütü psikolojik yıkım içindedir. Kahramanlarımızın proaktif ve entegre mücadele stratejisiyle terör örgütleri kırsal alanlardan sökülüp atılmaktadır.

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN HAYAT DAMARLARI KESİLDİ

Terör nereden kaynaklanıyorsa, hainler nerede barınıp saklanıyorsa meşru hedef orasıdır ve and olsun hepsinin sonu gelmiştir. Irak’ın kuzeyinde yuvalanan terör örgütüne düzenlenen hava harekatları, Pençe 1-2-3; Pençe-Kartal, Pençe-Kaplan, Pençe-Şimşek operasyonlarıyla terör örgütünün hayat damarları kesilmiş ve koparılmıştır.

PKK/KCK’nın sözde yürütme konseyi üyelerinden olan terör elebaşları nokta operasyonlarla imha edilmiştir. Bölücü terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki bazı alanlarda varlığını halen sürdürmesi, buralarda mevzilenmesi ve geniş çaplı saldırı hazırlığı içinde olduğunun tespit edilmesi üzerine 17 Nisan 2022 tarihinde Pençe-Kilit Harekatı başlatılmıştır.

Terör barınakları yerle bir edilmiş, sayıları 50’yi aşan terörist etkisiz hale getirilmiştir. Hainler başlarını mağara deliklerinden çıkaramaz hale gelmişlerdir. Başta Irak olmak üzere tüm komşu devletlerimizin sınırlarına, siyasi ve toprak bütünlüğüne saygılı ve meşru müdafaa hakkı çerçevesinde terör örgütlerinin kafasına pençe darbeleri indirilmiş, sınırlarımız yılanlara çıyanlara karşı kilitlenmiştir. Allah nazarlardan saklasın, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz taktik ve operatif anlamda, önleyici strateji ustalığıyla destan yazmaktadır. Kanlı örgüt saldırı ve toplu eylem yapabilme kabiliyetini yitirmiş, can çekişmeye başlamıştır.

İlki 2018 yılının Mart ayında devreye giren Pençe Harekâtlarının devamı ve tamamlayıcısı olan Pençe-Kilit hamlesiyle terör örgütü komaya sokulmuştur. Türkiye’nin kesintisiz mücadelesi yoluyla, Irak topraklarında sınırlarımıza paralel şekilde doğuda Hakurk bölgesinden batıda Sinat-Haftanin’e kadar 270 kilometre uzunluğunda, 20 kilometre derinliğindeki alan A’dan Z’ye güvenliğe kavuşturulacaktır.

Eli ve vicdanı kanlı terörist Duran Kalkan, operasyonların devam etmesi halinde sözde savaşı şehirlere taşıyacaklarını korkakça iddia etmiştir. Geçtiğimiz hafta Bursa’da infaz koruma memurlarının içinde bulunduğu ve bir kardeşimizin şehit düştüğü terör saldırısıyla İstanbul’da TÜGVA’ya yapılan bombalı saldırı PKK’nın ve taşeron örgütlerin hain bir eylemi olarak tespit edilmiştir. İnanıyor ve kahramanlarımıza güveniyorum ki, başta bu terörist Kalkan olmak üzere, terör elebaşlarının cezalandırılacakları günler uzakta değildir.

YA LEŞLERİ YERE SERİLECEK YA DA KAFALARINA ÇUVAL GEÇİRİP ADALETE TESLİM EDİLECEKLER

Bir babayiğidimiz, bir aslan parçamız, bir yiğidimiz Türkiye’yi tehdit etmeye yeltenen hainleri ümit ve temenni ediyorum ki ya leşini yere serecek ya da başlarına çuval geçirerek Türk adaletine teslim edecektir. Şehirlerimizde eylem hazırlığı içinde olan kim varsa tavsiyem kefenlerini de yanlarında taşımalarıdır. Şerefini kaybetmiş bir insan yaşayan ölüdür. Teröristler şeref ve namuslarını bedeli mukabilince satmış insanlık defolarıdır. Türk milleti bu canileri affetmeyecektir.

Pençe-Kilit Harekatı’nda etkisiz hale getirilen teröristlerden bazılarının hüviyet ve ülkelerine bakıldığında karşımızdaki dehşet verici küresel husumetin tüm yönleri açığa çıkacaktır: Kahramanların yüksek iman ve iradesiyle yok edilen teröristlerden 8’nin Ermeni, 5’nin Fransız, 7’sinin ABD’li, 3’nün İngiliz, 2’sinin de Alman olduğu anlaşılmıştır. Bu çok uluslu tablo tesadüf değildir. Arka planında derinleşmiş Türk ve İslam husumeti yatmaktadır.

PKK/YPG terörü, haçlı emellerine refakat eden, zalimlerin Türk milletiyle yarım kalan tarihi hesaplaşmasını mahallinde ikmal için uzaktan kumandası yapılan, kimin çıkarına uygunsa onun tarafından kullanılan, parayı verenin işini gören, silahı sağlayanın emrine giren kanlı ve kalleş bir örgüttür. Terörle mücadele, koynunda haç taşıyanlara karşı hilalin duruşudur. Terörle mücadele, haramı geçim kapısı yapanlara karşı helalin şuurudur. Terörle mücadele, batıla hizmet edenlere karşı hakkın teslim olmaz ruhudur. Terörle mücadele gazilerimizin, şehitlerimizin alacak davasıdır, karşı çıkanlar da şeytanın yanındadır.

PKK ve taşeron örgütleri bir başka anlatımla Hınçak’tır, Taşnak’tır, Asala’dır, Eoka’dır, Megali İdea’dır, FETÖ’dür, DEAŞ’tır, DHKP-C’dir, MLKP-C’dir, TİKKO’dur, Türk ve Kürt kanından geçinen, emperyalizmin namına istiklalimize namlu çeviren zulüm ve zillet figüranlarıdır. Bunlara destek olan namertler de aynısıdır. Bunları koruyup kollayanlar da terörizmin alçak failleridir.

Terörle mücadele esnasında, en son olarak Pençe-Kilit Harekatı’nda şehit olan vatan evlatlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Aileleri, silah arkadaşları, milletimiz başta olmak üzere hepimizin başı sağ olsun diyorum. Kahramanlar vurulunca değil, unutulunca ölürler. Kahraman toprağa düştü mü şehit, terörist düştü mü leş olur. Kararlılıkla belirtiyorum ki ne kahramanlarımızı, ne de sorulacak hesaplarını unutacağız.

Türkiye olağanüstü bir süreçten geçerken, terörle mücadele çok boyutlu ve inanmış bir halde sürdürülürken, zillet ittifakının herhangi bir partisinden en küçük destek mesajı paylaşanını gördünüz mü? Milli meselelerde duyarlı ve diğerkâm davranıp sorumlu ve ahlaklı tavır sergileyenini hiç duydunuz mu?

Merhum Hocamız Prof.Dr. Nurettin Topçu bakınız ne demişti:

“Menfaat yaşamak, ahlak yaşatmak ister. Bu ikisi bir arada asla bulunamaz.”

Menfaatine düşkün olan milletine yabancıdır. Siyasi ikbali için Türkiye’nin istikbaline gölge düşürmeye azmetmiş zillet ittifakı iyice yoldan çıkmış, hepten yozlaşmış, istikametini şaşırmıştır. 24 Nisan 2022 tarihinde 6+1 formatında üçüncü kez toplanan partilerin ortak açıklamasının, hayatın ve siyasetin olağan akışıyla, Türkiye’nin yüksek mücadele anlayışıyla bağdaşan veya çakışan bir yanı var mıdır?

Milli egemenlik haklarımıza, tarihsel emanetlerimize, devletimizin ve milletimizin hükmü şahsiyetine hürmet ve bağlılık zillet ittifakı açısından söz konusu mudur?

Merhum vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un aynen dediği şuydu:

Bir halas imkanı var: Ahlakımız yükselmeli.

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır;

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundadır.

BİLDİRİLERİNİ HAZIRLAYAN DIŞ GÜÇLERDİR

 Haydi bunlar kuldan utanmıyor, bari Allah’tan korksunlar. Zillet ittifakı Türk milletinin ekmeğini yese de gavurun kılıcını sallamaktan rahatsızlık duymuyor. Bu ittifak ortakları sadece “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” masalıyla avunuyorlar. Toplanıp toplanıp dağılıyorlar. Sahte gülümsemelerle günü kurtardıklarını sanıyorlar. Nalıncı keseri gibi, her birisi kendine yontuyor, kalpleri çıfıt çarşısına dönmüş haberleri olmuyor. Birbirlerine kazık atıyorlar, tuzak kuruyorlar, dedikodu yapıyorlar, sonra dönüp birbirlerinin gönlünü almaya çalışıyorlar. Her numara zillet ittifakında, ne ararsanız bu ittifakın yamalı bohçasında. Bunların dilinde şehitlerimize rahmet yok, Türkiye’ye övgü yok, teröristlere tepki yok, gelecekle ilgili umut yok, yüzlerinde meymenet yok. Kimin hesabına, kimlerin hizmetine siyaset yaptıklarını da bilmeyen yok. Zillet ittifakını Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dolduruşuna getirip yuvarlak masa bildirilerini hazırlayan dış güçlerdir, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin mayası da, mimarı da, mihmandarı da büyük Türk milletidir.

PKK/YPG terörü, haçlı emellerine refakat eden, zalimlerin Türk milletiyle yarım kalan tarihi hesaplaşmasını mahallinde ikmal için uzaktan kumandası yapılan, kimin çıkarına uygunsa onun tarafından kullanılan, parayı verenin işini gören, silahı sağlayanın emrine giren kanlı ve kalleş bir örgüttür. Terörle mücadele, koynunda haç taşıyanlara karşı hilalin duruşudur. Terörle mücadele, haramı geçim kapısı yapanlara karşı helalin şuurudur. Terörle mücadele, batıla hizmet edenlere karşı hakkın teslim olmaz ruhudur. Terörle mücadele gazilerimizin, şehitlerimizin alacak davasıdır, karşı çıkanlar da şeytanın yanındadır.

PKK ve taşeron örgütleri bir başka anlatımla Hınçak’tır, Taşnak’tır, Asala’dır, Eoka’dır, Megali İdea’dır, FETÖ’dür, DEAŞ’tır, DHKP-C’dir, MLKP-C’dir, TİKKO’dur, Türk ve Kürt kanından geçinen, emperyalizmin namına istiklalimize namlu çeviren zulüm ve zillet figüranlarıdır. Bunlara destek olan namertler de aynısıdır. Bunları koruyup kollayanlar da terörizmin alçak failleridir.

Terörle mücadele esnasında, en son olarak Pençe-Kilit Harekatı’nda şehit olan vatan evlatlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Aileleri, silah arkadaşları, milletimiz başta olmak üzere hepimizin başı sağ olsun diyorum. Kahramanlar vurulunca değil, unutulunca ölürler. Kahraman toprağa düştü mü şehit, terörist düştü mü leş olur. Kararlılıkla belirtiyorum ki ne kahramanlarımızı, ne de sorulacak hesaplarını unutacağız.

Türkiye olağanüstü bir süreçten geçerken, terörle mücadele çok boyutlu ve inanmış bir halde sürdürülürken, zillet ittifakının herhangi bir partisinden en küçük destek mesajı paylaşanını gördünüz mü? Milli meselelerde duyarlı ve diğerkâm davranıp sorumlu ve ahlaklı tavır sergileyenini hiç duydunuz mu?

Merhum Hocamız Prof.Dr. Nurettin Topçu bakınız ne demişti:

“Menfaat yaşamak, ahlak yaşatmak ister. Bu ikisi bir arada asla bulunamaz.”

Menfaatine düşkün olan milletine yabancıdır. Siyasi ikbali için Türkiye’nin istikbaline gölge düşürmeye azmetmiş zillet ittifakı iyice yoldan çıkmış, hepten yozlaşmış, istikametini şaşırmıştır. 24 Nisan 2022 tarihinde 6+1 formatında üçüncü kez toplanan partilerin ortak açıklamasının, hayatın ve siyasetin olağan akışıyla, Türkiye’nin yüksek mücadele anlayışıyla bağdaşan veya çakışan bir yanı var mıdır?

Milli egemenlik haklarımıza, tarihsel emanetlerimize, devletimizin ve milletimizin hükmü şahsiyetine hürmet ve bağlılık zillet ittifakı açısından söz konusu mudur?

Merhum vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un aynen dediği şuydu:

Bir halas imkanı var: Ahlakımız yükselmeli.

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır;

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundadır.

BİLDİRİLERİNİ HAZIRLAYAN DIŞ GÜÇLERDİR

 Haydi bunlar kuldan utanmıyor, bari Allah’tan korksunlar. Zillet ittifakı Türk milletinin ekmeğini yese de gavurun kılıcını sallamaktan rahatsızlık duymuyor. Bu ittifak ortakları sadece “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” masalıyla avunuyorlar. Toplanıp toplanıp dağılıyorlar. Sahte gülümsemelerle günü kurtardıklarını sanıyorlar. Nalıncı keseri gibi, her birisi kendine yontuyor, kalpleri çıfıt çarşısına dönmüş haberleri olmuyor. Birbirlerine kazık atıyorlar, tuzak kuruyorlar, dedikodu yapıyorlar, sonra dönüp birbirlerinin gönlünü almaya çalışıyorlar. Her numara zillet ittifakında, ne ararsanız bu ittifakın yamalı bohçasında. Bunların dilinde şehitlerimize rahmet yok, Türkiye’ye övgü yok, teröristlere tepki yok, gelecekle ilgili umut yok, yüzlerinde meymenet yok. Kimin hesabına, kimlerin hizmetine siyaset yaptıklarını da bilmeyen yok. Zillet ittifakını Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dolduruşuna getirip yuvarlak masa bildirilerini hazırlayan dış güçlerdir, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin mayası da, mimarı da, mihmandarı da büyük Türk milletidir.

Okunma : 287
Bugünün en çok okunan haberleri
Gündem haberleri
MHP (Cumhur ittifakı) Çumra belediye başkan adayımız Fatih DEMİRCİ seçim çalışmalarına aralıksız devam ediyor
27 Mart 2024 Okunma: 848 ÇUMRA
31 Mart öncesi uyarı: İşte seçim suçları ve yaptırımları
27 Mart 2024 Okunma: 150 GÜNDEM
Son dört günün en çok okunan haberlerini gösterir
Ayın en çok okunan haberleri için tıklayın