Türk siyasetinin kara mizahı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir zamanlar
“İleri derecede gerizekalı” “Davutoğlu, Türkiye’nin en çapsız Dışişleri Bakanı’dır”
“Herhalde Davutoğlu’nu dinleyen pek çok ülke -affedersiniz- kıçıyla gülmüştür”
”Davutoğlu’nun espri zekâsı gelişmemiş, karikatür gibi adam” diye tarif ettiği Ahmet Davutoğlu şimdi “CHP’nin gözüne nasıl girerim de tekrar milletvekili olurum ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan intikam alırım?” düşüncesiyle bindiği CHP gemisinden sürekli Cumhur ittifakına çamur atıyor. Hedefinde hep ya Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da MHP Lideri Devlet Bahçeli oluyor.
Konuşuyor konuşmasına da konuştuğunun hiçbir mantığı, izanı, ölçüsü yok.
Serok Ahmet, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Vesayete beşinci kol faaliyetiyle hizmet eden zillet ittifakının, 28 Şubat’a gün vermesi elbette tesadüfi değildir, su aka aka yatağını bulmuş, zillet koalisyonu tarafını deşifre etmiştir” açıklamasına “Allah aşkına, bu memlekette 28 Şubat’tan son bahsetmesi gereken kişi Sayın Bahçeli’dir. Çünkü, 28 Şubat’ın Başbakan Yardımcısıdır Bahçeli. Ama, gelin bakın 28 Şubat’ı sahibi kim? 28 Şubat’ta başörtüsü yasağını TBMM’de kim meşru kıldı? 99 seçimlerinden sonra, başörtülü olarak milletvekili seçilen bir hanımefendiyi, baskı uygulayarak başını açtırıp Meclis’e kim soktu, Allah aşkına, kim soktu? Bahçeli soktu. Şimdi 28 Şubat’tan nasıl bahsediyor?” cevabını vermiş…
Daha doğrusu yine bir hafıza bozukluğunu yansıtmıştır.
Tarihleri, olayları hep birbirine karıştıran bu adam Türkiye’de maalesef Başbakanlık yapmıştır.
Tarihe “28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan’ın başbakan, Tansu Çiller’in başbakan yardımcısı olduğu 28 Şubat 1997’de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla “irtica”ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreç” şeklinde geçen 28 Şubat’ı MHP ve Lideri Devlet Bahçeli’ye bulaştırmaya çalışmak cahillik değilse düpedüz art niyetliliktir. Kaldı ki, 28 Şubat döneminde MHP’nin Genel Başkanı da Başbuğ Alparslan Türkeş’ti. Başbuğ Türkeş de 28 Şubat sürecinde bir devlet adamında olması gereken sağduyuyla diyaloglar geliştirmiş ve muhataplarına milli birliği ve beraberliği korumaya yönelik uyarılarda bulunmuştu.
28 Şubat sürecinin iktidarı Refahyol Hükümeti idi. Refahyol Hükümeti bozulunca yerine ANAP, DSP ve DTP tarafından oluşturulan azınlık hükümeti geçti ve bu hükümeti de şimdi Ahmet Davutoğlu’nun gemisine atladığı CHP dışarıdan desteklemişti. CHP ile ittifak kurup 28 Şubat üzerinden MHP Liderine saldırmak ancak Ahmet Davutoğlu zekâsının yapabileceği bir şeydi. MHP 28 Şubat sürecinde TBMM’nde bile değildi.
MHP 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimle millet iradesinin onanıyla TBMM’ne girmiş ve 57. Hükümetin ortağı olmuştu.
Ahmet Davutoğlu daha önce de “Adnan Menderes Asılırken MHP Neredeydi?” sorusunu sorarak kendini rezil etmişti. Çünkü o tarihte MHP diye bir parti yoktu. MHP Adnan Menderes’in idamından 9 yıl sonra kurulmuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Davutoğlu tariflerine bakınca haklı mı çıkıyor ne?
Ahmet Davutoğlu başörtüsü konusunda da aklınca fitne yaratmaya çalıyor. Hem de bunu Türkiye’de başörtüsü meselesinin çözümüne önayak olmuş MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 57. Hükümet zamanı TBMM’de kanun, hukuk, kurallar ne ise ona uyması üzerinden yapıyor.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 17 Ocak 2008 tarihinde yaptığı “Başörtüsü Sorununun Çözümü Konusunda Yaptığı Yazılı Basın Açıklaması” tarihin arşivlerine geçmiştir. Ortaya koyduğu çözüm önerisiyle de Türkiye’de başörtüsü sorunu diye bir mesele kalmamıştır. AK Parti ve MHP o süreçte bu konuyu çözüme kavuşturan adımı attığında Ahmet Davutoğlu’nun ittifak ortağı yaptığı CHP ne yapmıştı?
Üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren 5735 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un birinci ve ikinci maddelerinin iptali veya yok hükmünde olduklarına karar verilmesi ve dava sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması” istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu.
Ah Serok Ahmet ah…
“CHP içinde başörtüsü yasağına ilk karşı çıkan benim ve bunu hep getirdim.”, “Bugün türban ile gelmek isteyen yarın peçe ile gelir. Bunu engellemeliyiz.” ve “Bir metrekarelik bez paçası”diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun emireri oldun ama başörtüsü meselesinin çözümüne öncü olmuş MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye iftira atmaya kalkıyorsun. Sen bir gün olsun MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başörtüyü küçümsediğini, başörtülüye hakaret ettiğini gördün mü?
“Başörtülü olarak milletvekili seçilen bir hanımefendiyi” cümlesiyle başlattığınve MHP Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ı kastederek yaptığın fitneye ne demeli?
O hanımefendiyi başörtülü olduğunu bilerek 1. sıraya koyan lider kim peki?
Üzerinden fitne yaratmaya çalıştığın Nesrin Ünal hanımefendi bir röportajında bakın ne diyordu: “Ben dahiliye uzmanı bir doktorum, kimsenin zorlamasıyla başını açacak cahil biri değilim. Şimdi özel bir klinikte başörtüsüyle çalışabiliyorum ama üniversite hayatım dahil, ihtisasımda ve devlet hastanesinde çalışırken de kurallar gereği başörtümü çıkartarak çalıştım. Milletvekilliğine seçilirken de MHP’den hiç kimse beni ‘başını aç’ diye zorlamadı. Ama Devlet Bey bana başımı açmamın ve örtmenin artı ve eksilerini Genel Başkan gözüyle anlattı. Ben, ne Genel Başkanıma ne de MHP’ye zarar vermek istemem. Milletvekilliği arzu ediyorum ve kurallarına uyarım’ dedim. Sanırım Devlet Bey de gerginlik istemediği için kurallara uyulması gerektiğini düşündü ama bana hiçbir telkinde bulunmadı, ama kararımı bilerek vekillik için adımı da o yazdı.”
Anladın mı Serok Ahmet?
Bak bakalım senin yaratmaya çalıştığın fitne ile Nesrin Ünal hanımefendinin bu açıklamalarına uyan hiçbir yer var mı?
Zaten Nesrin Ünal “Üniversite hayatım dahil, ihtisasımda ve devlet hastanesinde çalışırken de kurallar gereği başörtümü çıkartarak çalıştım” diyorsa fitnen elinde patlamış oluyor değil mi?
Serok Ahmet 28 Şubat süreci konusunda MHP kapısı önünde dolanıp durma sana buradan ekmek çıkmaz.
Sen yarın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kapısına dayan 28 Şubat süreciyle ilgili CHP nasıl bir duruş sergilemiş, başörtüsü yasağının devam etmesi için AYM’ye nasıl başvurmuş, başörtüsünü ve başörtülüyü nasıl aşağılamış onları bir sor ve sonra da onları kamuoyuyla paylaş tamam mı?
Bir de 28 Şubat sürecinin İçişleri Bakanı Meral Akşener de şimdi senin ittifak ortağın. 28 Şubat sürecinde İçişleri Bakanı olarak katıldığı 32. Gün programında nasıl 28 Şubatçı olduğuna dair açıklamaları ortaya çıkmıştı.
Ne diyordu o programda?
***
Akşener: Ben imza attım Milli Güvenlik Kurulu kararlarına, orada katılanlardan birisi olarak. Gönülden inanıyorum, uygulanacak. Uygulanması gerektiğine de gönülden inanıyorum. Eğer bir rezervim olsaydı orada konuşurdum.
Birand: Uygulanmasa bırakır mısınız hükümeti?
Akşener: Başka çaresi yok, uygulanacak!
Birand: Uygulanmadığını gördüğünüz takdirde istifa eder misiniz?
Akşener: Şimdi bakın, İçişleri Bakanı olarak ben, benim görev alanıma düşen, ki büyük bir çoğunluğu da bize düşüyor bu işin. Milli Güvenlik Kurulu kararlarının Milli Eğitime düşen tarafı var, Diyanet’e düşen tarafı var, Adalet Bakanlığı’na düşen tarafı var. Şimdi Adalet Bakanlığı çalışıyor. Onlar da bir genelde yayınladı. Ben uygulamayacağım. Milli Güvenlik Kurulu kararları uygulanacak.
Birand: Kıyafet yasası mesela en kolay uygulanacak olan.
Akşener: Evet
Birand: Ve bir tülü uygulanamıyor.
Akşener: Uygulanacak, göreceksiniz uygulanacak.
***
Kemal Kılıçdaroğlu’na sabah kahvaltısına, Meral Akşener’e de öğle yemeğine git de 28 Şubat sürecini en ince ayrıntısına kadar konuş. Çünkü o sürecin muhatabı görüldüğü gibi bu ittifak ortakların…
“Serok Ahmet” her konuda rezil olmak, her olayı eline yüzüne bulaştırmak gibi bir özelliğin mi var?
Sana hangi organımızla gülelim?
Bari sen söyle Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet Davutoğlu’na nasıl gülelim?